Din ve Bilim İlişkisi



Genel anlamda din ile bilim birbirinden ayrı ve birbiriyle çelişen iki olgu olarak karşımıza çıkar. Ancak yazıya başlamadan önce şunu belirtmek gerekir, aşağıda okuyacaklarınız tamamen bağımsız bir bakış açısından ve iki olguya da eşit mesafede yaklaşılarak yazılmıştır.

Günümüzde bilim insanları genel anlamda ateist ve Allah'ı inkar eden insanlar olarak bilinir. Uzaya ve bilimsel araştırmalara meraklı birçok insan da bilim adamı olmayla dinsiz olmayı iç içe sokmuştur. Öncelikle şunu belirtmek gerekir, bugün Dünya genelinde (Buna ABD ve Avrupa'da dahil) birçok inançlı bilim insanı vardır. Bu bakımdan bu yazının amacı kimseyi haklı ya da haksız çıkarmak değildir.

Din ile Bilim....


Kendini müslüman olarak tanımlayan birçok insan birşeyi görmezden geliyor. Kuran aslında öğrenmeye ve bilime oldukça önem veren bir dindir. Bunu Kuran'ın ilk emrinden de anlayabiliriz. Kuran ilk ayetinde, "Yaratan Rabbinin adıyla oku" der. Ancak müslüman halklar hiçbirşeyini "eksik etmedikleri" inançlarında çok önemli bir noktayı atlamaktadır. "Okumak".

Aşağıdaki tabloda ülkelere göre bir yılda ne kadar bilimsel yayın yapıldığını görebilirsiniz.


Kaynak: Wikipedia

Bu tabloda bir tane Arap ülkesi yok. Bu durum yukarıda bahsettiğimiz Kuran'ın ilk ayetinin bile ne kadar ciddiye alınmadığının kanıtı. Tabi tüm olay bunla da bitmiyor. Zümer Suresi 9. ayette, Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür. Ayrıca En-am suresi 50. ayette hiç düşünmez misiniz? ve Hud Suresi 51. ayet, aklınızı kullanmıyor musunuz? der. Tüm bunlarla beraber aslında anlatmak istediğim din ya da kuran'la bilim yapılır demek değil, bilimsel gelişmeleri ve çalışmaları kafirlik ve dinden çıkma olarak görenlere bir cevap.

Yıllardır binlerce bilim insanı, evrenin ve kendisinin kökeniniyle beraber merak edilen hemen her şeyi açıklamaya çalışıyor. Bazı bilinmezler su üstüne çıktı, bazıları ise halen gizemini koruyor. Geçmişte ilahi adalet olarak görülen birçok olayın bugün birer cevabı var. Bunu anlamak için çok da bilimsel örnekler vermeye gerek yok. Eskiden büyüklerimiz köylerde sebepsiz görülen ölümlere ecel deyip geçmiş. Bu onların cahilliği ya da yetersizliği olarak algılanmamalı. Gerek ülke şartları, gerekse toplumun inanç sistemi böyle bir fikri doğurmuş. Bugün insanlar yeni yeni kendilerinin hastalık hikayelerini öğreniyor ve ona göre önlem alabiliyor. Buna başka bir örnekte Angelina Jolie. Ne alakası var diyebilirsiniz ancak Angelina Jolie, %90 oranında kanser olma riskinden dolayı göğüslerini aldırdı. Bu durumda Angelina Jolie ilahi adalete karşı mı çıkmış oldu? Eğer ünlü sanatçı göğüslerini aldırmasaydı ve ölseydi bu durumda buna ecel deyip geçecek miydik. Belki kelimelerle tam anlatamadım ancak anlatmaya çalıştığım, biz insan olarak bizi daha rahata ve daha iyi geleceğe ulaştıracak aklımızı en iyi şekilde kullanmalıyız. Yukarıda gördüğümüz gibi inanç sistemleri de buna karşı değil.

Nitekim 100 yıl öncesine kadar doğru dürüst uçamayan insanoğlu bugün Mars'a araç gönderiyor. İnsanlık bundan ne kaybetti? Tabiki hiçbirşey. Ancak bazı müslümanlar (tam olarak okumadıkları) dinin arkasına sığınıp, tam bir kadercilik anlayışıyla maalesef bilimi bir kafirlik olarak gördü. Halen de görüyor. Ancak bilim, insanı daima daha düzgün, rahat ve sağlıklı yaşam sağlamak için var. Tek yapmamız gereken düşünmek ve araştırmak.

Sonuç olarak, din insanın önünde keşfetmek için bir engel olmamalı. İnanırsınız ya da inanmazsınız bilim tüm bu kavgadan ve tartışmadan uzak olarak insanlığın gelişimi için zorunluluktur. Nitekim bugün Mars'a giden insanoğlu, 100 yıl sonra evrenin oluşumunu keşfedebilir, tüm inanç ve bilim değerleri kökünden değişebilir. Önemli olan sorgulamak ve neden varolduğumuzu anlamaya çalışmaktır. İster dindar olun ister dindiz. Orada biryerde bir cevap varsa ve insanlık bunu araştırıyorsa bu neden günah olsunki?

Ancak tüm bunlarla beraber kişisel fikrim olarak şunu da belirtlemeliyim, bildiklerimiz ve bileceklerimiz yalnızca bilimle yalanlanabilir. Çünkü bilim, sürekli kendini yenileyen ve yeni yöntemler geliştiren bir gerekliliktir. İnanç tamamen bunun dışındadır çünkü inanç insanın hissetttiği ve sorgulamadığı ayrı bir olgudur ve kişisel olarak başkaları adına sorgulanamaz.

Şahsı fikrim olarak birgün dinler yalanlanır mı diye sorarsanız? Buna cevap vermemeyi tercih ederim...


NOT: Lüften dinlere hakaret etmeden ve kimseye küfür etmeden yorum yazınız. Küfürlü ve aşağılayıcı yorumlar yayınlanmayacaktır. Ayrıca karşı görüşler varsa saygı çerçevesinde paylaşın yayınlayalım. Hatta kendi isminizle sitede ayrı bir yazı olarak paylaşalım. Sadece özgür olun (dindar yada dinsiz)

Bazı sözler (dindar ve dindiz yaklaşımlar)



  • Evren yaratılmış bir şey değildir. eğer yaratılmış olsaydı, o takdirde evren’in tanrı tarafından belli bir anda yaratılmış olması ve evren’in yoktan var edilmiş olması gerekirdi. yaratılışı kabul edebilmek için her şeyden önce evren’in var olmadığı bir anın varlığını, sonra da hiçlikten (yokluktan) bir şeyin çıkmış olduğunu kabul etmek gerekir. 


-Georges Politzer-


  • Bilim adamlarının kesinliği yok ama delilleri var. yaratılışçıların delilleri yok ama kesinliği var. 


-Ashley Montagu-


  • Özgür bir adam için doğanın güzelliklerini ve Allah’ın sonsuz aklını ve yüceliğini düşünmekten daha değerli bir şey olamaz


-John Ray-


  • Doğayı ne kadar çok incelersem, Yaratıcı’nın eserleri karşısında inancım o kadar çok artıyor


-Louis Pasteur-


  • Bir ara ateist olmak istedim, hiç tatillerinin olmadığını öğrenince vazgeçtim.



-Henny Youngman-



  • Kiliseler hiçbir zaman insanların özgürlüklerinin koruyuculuğunu yapmamıştır.


-James Madison-